KURUMSAL
SON DUYURULAR
Sözleşme’nin arka planı
Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme, 2. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkisinden sonra imzalanan ilk sözleşmedir ve savaş sırasında yaşanan vahşetlerin bir daha yaşanmaması için uluslararası toplumun bir taahhüdüdür. Sözleşme’yle birlikte soykırım suçu, ilk kez düzenlenmiştir. Sözleşmede, Yunanca ırk, aile, kabile anlamına gelen “geno” ile Latince öldürmek anlamına gelen “cide” kelimelerinin birleşiminden oluşan genocide (jenosit) ifadesi seçilmiştir. Sözleşmenin kabulü, bugün bildiğimiz şekliyle uluslararası insan haklarının ve uluslararası ceza hukukunun gelişmesine yönelik çok önemli bir adım olmuştur. Sözleşme, İHEB kabul edilmeden 1 gün önce imzalanması bakımından modern insan hakları hukuku tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Sözleşmenin imza ve yürürlüğe giriş tarihine ilişkin bilgiler
Sözleşme 9 Aralık 1948 tarihinde Paris'te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 260 A (III) sayılı Kararıyla kabul edilip, imza, onay ve katılıma açılmıştır. Sözleşme 13. maddeye uygun olarak 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Temmuz 2019 itibariyle sözleşmeye taraf olan ülke sayısı 152’dir. Sözleşme’ye en son taraf olan ülke ise Morityus Cumhuriyeti’dir (2019).
Sözleşme’ye Göre Soykırım Suçu
Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme’ye göre soykırım hem savaş hem de barış zamanında meydana gelebilen bir suçtur. Sözleşme’nin soykırım suçu tanımı, 1998 Uluslararası Ceza Divanı Roma Statüsü dahil hem ulusal hem de uluslararası düzeyde geniş ölçüde kabul görmüştür.
Sözleşme’nin 2. maddesinde soykırım şu şekilde tanımlanmıştır:
“Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, soykırım suçunu oluşturur:
- a) Gruba mensup olanların öldürülmesi;
- b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;
- c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek;
- d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;
- e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek.
Sözleşme’nin 3. maddesine göre aşağıdaki eylemler cezalandırılır:
- a) Soykırımda bulunmak;
- b) Soykırımda bulunulması için işbirliği yapmak;
- c) Soykırımda bulunulmasını doğrudan ve aleni surette kışkırtmak;
- d) Soykırımda bulunmaya teşebbüs etmek;
- e) Soykırıma iştirak etmek.
Sözleşme Bakımından Sorumluluk
Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 4. maddesi gerçek kişilerin sorumluluğunu düzenlerken 9. madde devletlerin sorumluğunu düzenlemektedir.
Sözleşme’nin 9. maddesine göre, Sözleşme’ye taraf olan devletler arasında Sözleşme’nin yorumlanmasında, uygulanmasında ya da yerine getirilmesinde ve ayrıca 2. maddede belirtilen soykırım oluşturan fiillerle ve 3. maddedeki eylemlerle ilgili olarak bir devletin sorumluluğu kapsamında çıkan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa taraf olan devletlerden birinin talebi üzerine konu, Uluslararası Adalet Divanı (UAD)’ya taşınabilir.
Sözleşmeye Taraf Devletlerin Yükümlülükleri
- Soykırım yapmama yükümlülüğü (madde 1, )
- Soykırımı önleme yükümlülüğü (madde 1, UAD’ye göre bu yükümlülük ülke sınırları dışını da kapsamaktadır)
- Soykırım suçunu cezalandırma yükümlülüğü (madde 1)
- Sözleşme hükümlerinin yürürlüğe girmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapma yükümlülüğü (madde 5)
- Sözleşme’ye göre suçlu bulunan kişiler için etkili cezalar verilmesini sağlama yükümlülüğü (madde 5)
- Soykırım suçunu işlediğine dair hakkında suç isnadı bulunan kimselerin, suçun işlendiği ülkedeki Devletin yetkili bir mahkemesi veya yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından yargılanmasın sağlama yükümlülüğü (madde 6)
- Soykırım suçunun siyasi suç sayılmaması ve soykırım suçunu işleyenleri iade etme yükümlülüğü (madde 7)
Sözleşme’ye çekince koyulup koyulamayacağı
Sözleşme metninde, çekince konulup konulamayacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle Sözleşme yürürlüğe girmeden önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Uluslararası Adalet Divanı’ndan(UAD) Soykırım Sözleşmesi’ne çekince koyulup koyulamayacağına ilişkin danışma görüşü talep etmiştir. Adalet Divanı, 28 Mayıs 1952 tarihli Tavsiye Kararında (Reservations to the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide), kendisine yöneltilen soyut soruya mutlak bir cevap vermenin mümkün olmadığını ifade etmiştir. Ancak UAD, bir sözleşmede, çekincelere ilişkin bir hüküm bulunmamasının, sözleşmeye çekince koyulamayacağı anlamına gelmediğine karar vermiştir. Bununla beraber, sözleşmenin niteliği, amacı ve hükümleri mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Sözleşme’nin konu ve amacına uygun olması şartıyla, bir devletin, Sözleşme’ye taraf devletlerin bir kısmının karşı çıkması, diğerlerinin çekinceyi kabul etmesi durumunda Sözleşme’ye taraf olabileceğini kabul etmiştir. Çekincenin, Sözleşme’nin konu ve amacına uyumlu olmaması durumunda ise, bunu ileri süren devletin Sözleşme’ye taraf olamayacağına kanaat getirmiştir. Sözleşme’nin konu ve amacına aykırı olduğu gerekçesi ile çekinceye itiraz eden devlet bakımından ise, çekince koyan devletin Sözleşme’nin tarafı olarak kabul edilmeyeceğine, çekinceyi kabul eden devletlerin ise çekince koyan devleti Sözleşme’nin tarafı olarak göreceğine karar vermiştir.
Türkiye’nin durumu
Türkiye Sözleşmeyi 23 Mart 1950'de onaylamıştır. 5630 Sayılı Onay Kanunu 29 Mart 1950 gün ve 7469 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.
Sözleşmeye ilişkin hazırlamış olduğumuz videomuzu izlemek için tıklayınız.