KURUMSAL
SON DUYURULAR

Birleşmiş Milletler’in Çevrenin Korunması Amacıyla İmzaya Açtığı Sözleşmelerin Listesi
İnsanlık, çok uzun bir süredir Dünya’yı sömürmekte ve yok etmektedir. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre Dünya, her üç saniyede bir, bir futbol sahasını kaplayacak kadar ormanı yitirmektedir ve geçen yüzyılda sulak alanların yarısı yok edilmiştir. Küresel ısınma 1,5°C’lik bir artışla sınırlandırılsa bile, Dünya, mercan resiflerinin yaklaşık yarısını çoktan kaybetmiştir ve 2050 yılında bu kaybın yüzde doksana kadar çıkabileceği belirtilmektedir. Küresel sera gazı emisyonları son üç yılda artmaya devam etmiştir ve gezegen, yıkıcı iklim değişikliğine doğru yol almaktadır. COVID-19 pandemisinin ortaya çıkışının çevresel yıkımlarla ilişkisi olduğu bilinmekte ve çevre tahribatı devam ettikçe bu tarz salgınların insan hayatının olağan bir parçası haline geleceğine dair uzmanlar uyarıda bulunmaktadır.
Çevresel sorunlar ve felaketler, birbirine bağlı, sınır tanımayan ve küresel nitelik arz eden, bütün insanlığın ortak ve ciddi bir sorunudur. Ülkemiz de elbette ciddi çevresel sorunlarla karşı karşıyadır. Türkiye’nin Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nde iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olacağı öngörülmektedir. Maalesef son günlerde gündemde Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunu ve Denizin ölmesi vardır. Bütün bu hususlar gezegenin alarm verdiğini ve tüm toplumların acil önlemler alarak çevre sorunlarıyla mücadele etmesi gerektiğini açıkça göstermektedir.
Çevre sorunlarının temel hak ve özgürlükler üzerinde de çok önemli etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle de çevre hakkı, dayanışma hakları olarak da bilinen üçüncü kuşak haklardan biri olarak kabul edilmektedir. Çevre hakkı, başta yaşam hakkı ve sağlık hakkı olmak üzere güvenli gıdaya, temiz suya ve sanitasyona erişim hakkı, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğü ve ayrımcılık yasağı gibi pek çok temel hakla ilişkilidir. Dayanışma hakları kolektif haklardır. Bu haklar, insancıl bir toplum düşüncesinin tezahürüdür. Gerçekleşmeleri için de bütün toplumsal aktörlerin, yani devletlerin, kamu ve özel tüzel kişilerin, sivil toplumun ve bireylerin katılımı gerekmektedir.
Çevre sorunları ve bunların çözümüne yönelik girişimler 1960’lı yıllardan itibaren uluslararası toplumun gündemine girmeye başlamıştır. Birleşmiş Milletler’de ilk adım 1972 Stockholm Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı olmuş ve Konferans sonucunda insan çevresinin korunması ve güçlendirilmesi için insanlara ışık tutacak ve yönlendirecek ortak görüş ve ilkelerin gerekliliği kabulüyle Stockholm Bildirgesi kabul edilmiştir. Devam eden süreçte BM nezdinde çevrenin korunması amacıyla devletleri bağlayan ve onlara çevrenin korunması hususunda sorumluluklar yükleyen Sözleşmeler hazırlanmış ve uygulamaya koyulmuştur.
Dünyamızı koruyabildiğimiz, küresel ve bölgesel çapta çevre felaketlerinin son bulduğu, gelecek nesillere borçlu olduğumuz temiz ve yeşil bir dünyayı miras bırakabildiğimiz bir gelecek temenni ediyoruz. Bu gayeyle, 5-11 Haziran Çevre Haftası vesilesiyle çevrenin korunmasını amaçlayan ve Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanarak imzaya açılan sözleşmelerin listesi hazırlanmıştır.
Söz konusu listeye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.